23 Temmuz 2007 Pazartesi

Dertlerin kalkınca şaha




Galiba yenilginin kendisinden çok, "acaba yanlış düşünen ben miyim?" sorusu ve içime düşen kuşku rahatsız ediyor beni. Yoksa hayatım boyunca çok yenilgi tattım ben. Yenilsem bile her seferinde doğru yolda olduğumu bilmenin verdiği cesaretle tekrar ayağa kalkıp yürüdüm. Ama şimdi kafam çok karışık. Yazın bu en sıcak günlerinde, bir taraftan susuzluğun kapımıza kadar geldiğini hissediyor, bir taraftan da bu kafa karışıklığı içinde kıstırılmışlık duyguları ile kendi içime saklanıyorum. Muhayyilemin beni hırçın tabiatın sağaltıcı kucağına sürüklemesine müsaade ediyorum. Orada yalçın dağlar arasına saklanmış yaylamızı görüyorum. Yaylada soğuktan korunmak için kayalara sıkı sıkı tutunmuş bir ardıç ağacı buluyorum, eğilip yüzümü sürüyorum ağacın yapraklarına. Ardıç yaprağında sabahki çiseden kalmış bir damla su, bütün kainatı içinde barındırıyormuş gibi gülümsüyor bana. Madem ki şebnem bana gülümsedi, yukarılara sitemlerimi yollamaktan vazgeçiyorum ben de...

1 yorum:

ikigezgin dedi ki...

Bu yazıyı okuduğumda saat 23.00 tü içimden hemen telefona sarılmak ve seni kutlamak istedim. Ama geç olduğunu farkedince faz geçtim. Bir insan iç dünyasını bu kadar güzel anlatabilir mi? İnşallah yakında şiir siteni ziyaret ederiz. Tabiat'tan sonra sen bizi iyice şasırtıyorsun ne mutlu bize senın gibi ağabeymiz var.