Biz bir avuç insanız. Yaz kış demeden, dere tepe yürürüz. Bu fotografta olduğu gibi sislerin arasından birer hayalet gibi süzüldüğümüz de olur, yolumuzu kaybedip kaybolduğumuza sevindiğimiz de. Günlük kaygılarımızı, işlerimizdeki gerginlikleri, yaşadığımız hoyratlıkları şehrin toz ya da kömür kokulu sokaklarında bırakır, atarız kendimizi tabiatın bağrına. Biliriz ki ruhlarımızı asıl huzura kavuşturacak olan tabiatın o muhteşem sessizliği, o benzersiz yaratıcılığıdır. Bir çiçekte, bir böcekte, mutevazı bir ardıç ağacının dallarında en kutsalın gölgesini biz görürüz. Ve hep bir sonraki gelişimizde bu güzellikleri bir daha göremeyecek olmanın endişesi içinde tutunuruz tabiata ve birbirimize. Bir ibadet gibidir bizimkisi: Tanrının yarattıklarına şükreder, tabiatın bereketinin bol olması için sessiz dualar ederiz. Bir dahaki sefere sislerin arasından sessizce süzüldüğümüzü gördüğünüzde sakın şaşırmayın.
7 Ocak 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)