27 Ağustos 2008 Çarşamba

Kıymayınız beyler!


Kimseler bilmiyor belki, ama bu ulu kayın ağacı Zenimos'un koruyucusu. Kadına Irmağında yalnız kaldı o. Yüzyıllardır bu toprakların simgesi olan bütün ağaçlar kesildi. Ormanı çay bahçesine dönüştürme sevdasına direnen bir o kaldı. O da giderse bilmiyorlar ki yalnız Kadına Irmağının değil, bütün bu toprakların bereketi kaçacak. Vadide bir başına Yüce Yaratıcının elçisi olarak börtü-böceği o koruyor; kalan ağaçları, çiçekleri, hatta toprağın kendisini o koruyor. Ona kıymayın beyler! O da giderse sizin Zenimos'da barınacak ocağınız kalmayacak. Arılarımız terk edecek bizi. Kuşlarımız uçup gidecek ve bir daha asla dönmeyecekler. Nafile bir gayretle çaya dönüştürmeye gayret ettiğiniz ormanlarımızın laneti hep üzerinde olacak. Sakın ola dokunmayın ona!

5 Mayıs 2008 Pazartesi

Kokundan bildim seni


ne demiş uçurumda açan çiçek
yurdumsun ey uçurum


cemal süreya

25 Nisan 2008 Cuma

Kapıdan kovsanız bacadan girer



İstediğin kadar kapat kapıları, pencereleri. Kendine yine de bir yol bulur ıtır çiçeği. O en kırılgan haliyle uzatıverir boynunu çatlaktan içeriye. Itır çiçeğininki aslında muzip bir gülümsemedir kendi ördükleri kozanın gönüllü mahkumlarına. Bizim önemsediğimiz, dert edindiğimiz şeylerin aslında pek de öyle önemli olmadığını, aslolanın tabiatın sessiz gücü ve döngüsü olduğunu haykırır karamsar ruhlarımıza. Bir yönüyle aşk gibidir anlayacağınız, kapıdan kovsanız bacadan girer.

10 Mart 2008 Pazartesi

Kardelenler


Erken gelen baharın bir başka müjdecisi daha: Kardelenler (Galanthus elwesii)... Erdoğan Tekin Hocamıza göre Ankara'ya bu kadar yakın görülmemeleri gerekiyor (fotograf Kızılcahamam Çamkoru yakınlarında çekildi). Ama olsun, yorucu bir yürüyüşte güzel bir sürpriz oldu hepimize. Unutmadan ekleyelim, sadece baharın değil umudun da simgesi kardelenler. Çünkü kış ne kadar uzun ve sert geçerse geçsin, zamanı gelince kardelenler o duru güzellikleriyle apansız çıkıveriyorlar karşımıza.
Posted by Picasa

24 Şubat 2008 Pazar

Şükürler olsun

Güneş gören bir yamaçta bütün ihtişamıyla gözlerimizi kamaştırdı bu çiğdem. Tabiatın herşeye rağmen süregiden sonsuz döngüsünün bir işareti. Baharın müjdecisi. Umudun simgesi. Ankara çiğdemi, Crocus ancyrensis. Bunu da gördük. Şükürler olsun...

17 Şubat 2008 Pazar

Buzlar erirken


Ankara'ya kar yağıyor. Çoktandır beklediğimiz, özlediğimiz kar. Pikapta epeydir dinlemediğim bir plak. Artur Rubinstein kocaman elleriyle piyanonun tuşları üzerinde geziniyor ve beklenen mucize gerçekleşiyor. İlahi bir müzik dolduruyor odayı. Karlı bir Ankara akşamına ve kötümser duygularla kararmış ruhuma iyi geldi bu müzik. Ümit edebiliriz. Belki de yarın herşey daha güzel olacak. Şehrin kalabalığı içinde seçemediğimiz o iyi ve güzel insanlar, kadınlı erkekli, çıkacaklar saklandıkları yerlerden. Yarın muhakkak herşey çok daha güzel olacak.